Kendini Aşan Her Engeli Aşar....

Eğitim Portali Anasayfa Test Kulübü Kurumsal Özel Ders Anasayfa Rehberlik Anasayfa
Bu site Test Kulübü Eğitim Merkezi'nin Hizmetidir.

 

 

 

İLİM İLİM BİLMEKTİR

Ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktir

Okumaktan ma'ni ne kisi Hakk'i bilmektir
Cun okudun bilmezsin ha bir kuru emektir

Okudum bildim deme cok taat kildim deme
Eri Hak bilmez isen abes yere yelmektir

Dort kitabin ma'nisi tamamdir bir elifte
Sen elif dersin hoca ma'nisi ne demektir

Yunus Emre der hoca gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice bir gonule girmektir

Yunus Emre

 


 

SAKARYA TÜRKÜSÜ


İnsan bu,su misali,kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim,öbür yanda Sakarya
Su iner yokuşlardan,hep basamak basamak;
Benimse alın yazım,yokuşlarda susamak.
Her şey akar ,su,tarıh,yıldız,insan ve fikir;
Oluklar çift;birinden nur akar,birinden kir.
Akışta demetlenmiş,büyük,küçük,kâinat;
Şu çıkan buluta bak,bu inen suya inat!
Fakat sakarya başka,yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş,köpükten gövdesine;
Çatlıyor,yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey sakarya,kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse,sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına sakaryanın,türk tarihi vurulur.
Eyvah,eyvah,sakaryam,sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor,bu dâvâ öksüz,bu dâvâ büyük!..
* * *
Ne ağır imtihandır,başındaki,sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
* * *
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal:
Hamallık ki,sonunda,ne rütbe var,ne de mal,
Yalnız acı bir lokma,zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık,anneden,vatandan,arkadaştan;
Şimdi dövün sakarya,dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki,kıyında geziyordu;
Hani ardında çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin,cömert Nil,yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı,ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgar o sedayı:Allah bir!
Bütün bunlar sendedir,bu girift bilmecelir;
Sakarya,kandillere katran döktü geceler.
* * *
Vicdan azabına eş,kayna kayna sakarya,
Öz yurdunda garipsin,Öz vatanında parya!
* * *
İnsan üç beş damla kan,ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki,hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan,gitti ölümsüz gerçek;
Siz,hayat süren leşler,sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar,belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin,kılını çekmez akıl!
Sakarya,sâf çocuğu,mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben,göz yaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar,kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma,böyle gelmiş,bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak,sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl,ben gideyim,son peygamber kılavuz!
* * *
Yol onun,varlık onun,gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün,ayağa kalk,sakarya!..


Necip Fazıl KISAKÜREK


DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU

Akrep gibisin kardeşim

korkark bir karanlık içindesin akrep gibi.

Serçe gibisin kardeşim

serçenin telaşı içindesin.

Midye gibisin kardeşim

midye gibi kapalı ,rahat.

Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi

korkunçsun kardeşim

Bir değil beş değil

yüz milyonlarsın maalesef.

Koyun gibisin kardeşim .

Gocuklu celep kaldırınca sopasını,

sürüye katılıverirsinhemen

ve adeta mağrur koşarsın salhaneye.

Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani

hani şu derya içinde olup eryayı bilmeyen balıktan tuhaf.

Ve bu dünyada zulüm senin sayende

Ve açsak yorgunsak,

al kan içindeysek eğer

Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibieziliyorsak.

Kabahat senin demeye de dilim varmıyor ama;

Kabahatin çoğu senin kardeşim

NAZIM HİKMET


 

66.SONE


Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.


William SHAKESPEARE

 


 

MERDİVEN


Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın sema:ya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl hava:ları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisa:n-ı hafi:dir ki ru:ha dolmakta,
Kızıl hava:ları seyret ki akşam olmakta...


Ahmet HAŞİM

 


GÜZEL HAVALAR


Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.


Orhan VELİ

 


 

 

KALDIRIMLAR (1)


Sokaktayım,kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum,arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
* * *
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda,yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim,biri de serseri kaldırımlar.
* * *
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum,her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını,hep simsiyah,dikiyor
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
* * *
Kaldırımlar,çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar,içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar,duyulur,ses kesilince sesi;
Kaldırımlar,içimde kıvrılan bir lisandır.
* * *
Bana düşmez can vermek,yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman,sabah olmasın,bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
* * *
Ben gideyim,yol gitsin,ben gideyim,yol gitsin;
İki yanımdan aksın,bir sel gibi fenerler.
Tak,tak,ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı,gölgeden taş kemerler.
* * *
Ne sabahı göreyim,ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın,verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi,sım sıkı bürüneyim;
Örtün,üstüme örtün,serin karanlıkları.
* * *
Uzanıverse gövdem,taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi,
Dalıp,sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse,kaldırımların kara sevdalı eşi...


Necip Fazıl KISAKÜREK

 



İSTANBUL'U DİNLİYORUM

İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar,ağaçlarda;
Uzaklarda,çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor,derken;
Yükseklerden,sürü sürü,çığlık çığlık,
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı;

İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalı Çarşı;
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa;
Güvercin dolu avlular.
Çekiç sesleri geliyor doklardan,
Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları,
İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;

İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;
Başında eski âlemlerin sarhoşluğu,
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;

İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler,şarkılar,türküler,laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;

İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı değil mi,biliyorum;
Dudakların ıslak mı değil mi,biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.


Orhan VELİ

 

Test Kulübü Eğitim Merkezi
Fahrettin Kerim Gökay Caddesi No:254/5 Göztepe İstanbul

© 2001 - 2006 Testkulubu.com - Egitimim.com --- Tüm hakları saklıdır ©
testkulubu@testkulubu.com