MOTİVASYONUNUZU
ARTTIRIN
Önce Ne İstediğinizi Belirleyin
Başarılı olmak; kendini tanımak, inanmak ve verimli çalışmakla mümkündür.
Hayattan ne istediğinizi belirlemeniz size ulaşmak için hedefler,
öncelikler ve idealler kazandırır. Bu belirlemeyi yaparken şöyle düşünebilirsiniz:
Kendiniz 7-8 yıl sonrasını da düşünün.
O yıllarda hangi mesleği yapıyor olmak istersiniz?
Nasıl bir yaşam tarzı size uygundur?Bu mesleği nerede ne yapıyor olmak
sizi mutlu eder?
Bu sorulara vereceğiniz yanıt sizin şu an birinci amacınızdır. Artık
çalışmalarınızı bu amaca yönlendirmelisiniz.
Amacınız ne olursa olsun , önemli olan sizin kendinizi, yeteneklerinizi
ve becerilerinizi tanıyıp ne istediğinizi bilmenizdir.
ÖSS'ye Hazırlanan Öğrencinin Kişilik Yapışı
Uzun bir yarış için hazırlanan öğrencinin kişilik özelikleri Nelerdir?
Acaba bu yarış içinde olan öğrenciler kendilerini tanıma noktasında
ne kadar başarılıdırlar? Kendini tanımayan, kendi benliğinden ve duygularından
haberi olmayan bir öğrencinin üniversiteyi kazanması mümkün değildir.
Kendi varlığının farkına varan insanlar daha kolay başarılı olmaktadırlar
Yapılan araştırmada ÖSS'ye hazırlanan genç kuşağın kişilik özelliklerinin
şu şekilde olduğu tespit edilmiştir.
1) Bu yaştaki gençlerde "akıl"dan çok "duygu"
hakimdir Duygularla verilen kararlar öğrencinin geleceğini karartabilir
Olaylar karşısında düşünürken ve karar verme aşamasında sakin ve dengeli
bir şekilde karar verilmelidir.
2) Bu yaştaki öğrenciler alıngan ve kırılgan
olur. En basit bir hadise karşısında dünyaları kararır. İç alemlerinin
ışıkları söner.
İradesine hakim, olaylar karşısında sarsılmayan insan her zaman güçlüdür.
Şu sözü hiçbir zaman unutmamalıyız.
"Büyük beyinler fikirlerle, orta beyinler olaylarla, küçük
beyinler ise kişilerle meşgul olur"
Hedefinizin büyük olduğunu unutmayın; bu sebeple olaylar ve kişilerin
sizi etkilemesine izin vermeyin ve kişilerle uğraşacak kadar kendinizi
küçük görmeyin.
3) ÖSS'ye hazırlanan birçok öğrencinin sağlık
problemi vardır. Bazı öğrenciler sağlık problemlerini çalışmamak
için bahane ederler. Hedefe kilitlenen öğrenci şunu iyi bilmelidir
ki; insanın hayattaki rolü hastalıkla değil, beynindeki uyuşuklukla
biter. Başarı için hastalık hiçbir zaman engel olamaz.
Genç arkadaşım! işte sana hastalıkların engel olamadığı başarı örnekleri:
>Alman trajedi yazarı Schiller, en büyük trajedilerini, dayanılmaz
derecedeki büyük fiziki rahatsızlıklar içinde kıvranırken yazmıştı.
> Ünlü müzisyen Handel, kendini ölümsüzlüğe ulaştıran en büyük
eserini, sıhhati son derece bozuk bir halde iken kaleme almıştı.
>İngiliz dilindeki ilk lügat kitabinin yazarı Samuel Johnson, 75
yaşında ölmüştü. Ölümünden birkaç yıl önce, Hollanda dilini öğrenmeye
başlamıştı. Aynı yıllarda, eski Romalı şair Virgil'den 800 mısrayı
ezbere söyleyecek kadar hafızası yerindeydi. Hayatinin sonunda kendisini
konuşamaz hale getiren felce rağmen, zihni melekelerinin çalışıp çalışmadığım
kontrol için Latince dua yazmıştı.
O HALDE HASTALIKLAR BAŞARIYA ENGEL DEĞIL!
4) Bu önemli yansa hazırlanan birçok öğrencinin
psikolojik sorunları vardır.
Bu bir ruh hali meselesidir, bu tip öğrenciler "hastalık hastası"
olmuş kişilerdir. Bu mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
Öğrencinin kendini hedefinden uzaklaştırmak için icad ettiği suni
hastalıklardır. Daima gelecek endişesiyle yaşamak, kaybetme kaygısıyla
zihni yormak, önemsiz şeyleri dert etmek insanı zayıflatır ve hedefinden
uzaklaştırır.
Genç arkadaşım! Bu problemi aşmak senin iradene bağlı. Her sabah kalktığında
hayata o güzel yanından bak. Her kalktığında bu şiiri kalbinle söyle
ve hayata öyle başla. Göreceksin hayat sana hep gülecektir.
Yola çıkınca her sabah, bulutlara selam ver. Taşlara, kuşlara, otlara,
insanlara selam ver,ne görürsen selam ver. Sonra çıkarıp cebinden
aynanı bir selam da kendine ver.Hatırın kalmasın el gün yanında. Bu
dünyada sende varsın!
Karamsar olmayın
Bazen gençlerde fiziki eksiklikler psikolojik sorunları
da beraberinde getirmektedir. Fiziki eksiklerini dert etmeden çalış!
Göreceksin senin başarın bütün eksiklerini giderecektir.
Görmeyen ve sağır biri olmasına rağmen, bayan Helen Keller, bir gün
ünlü bir yazar ve hatip olmuştur. Hayatı acı ve ızdıraplar içinde
geçtiği halde o yılmadan çalışmıştı. Hatta Redeliffe kolejini en üstün
dereceyle bitirmişti. Bir gün Harvard Üniversitesinde gençlere hitabına
şöyle başlamıştı:
"Siz gençler benden çok daha talihli insanlarsınız, zira bendeki
gibi, bir eksiklik sizlerde yok."
Harvardlı gençler kadının körlük ve sağırlığından bahsettiğini düşünerek
son derece üzülmüşlerdi ki, Bayan Keller sözlerine şu cümle ile devam
etmişti.:
"Çünkü benim dişlerim takma..." Ve gençler Bayan Keller'i
çılgınca alkışlamışlardı.
5) Birçok öğrenci bu dönemde herhangi bir
olayın etkisindedir.
Anne-Baba arasındaki sürekli kavgalar, karşı cinse duyulan
ilgi, toplum içinde yer edinememe, ciddi ekonomik sıkıntılar, bu yaştaki
öğrencileri etkilemektedir. Bu sıkıntılarla karşılaşan öğrenci şunu
iyi bilmelidir ki, tahammül gösterenler için hayattaki sıkıntılar
kuvvet kaynağıdır. Hayat zorluklarla güzeldir. Bir öğrenci bu olaylar
karşısında umutsuzluğa düşüyorsa suç kendi özündedir. Çünkü özü zayıf
olmasaydı yenilmeyecekti. Acı ve sıkıntı çekmek yenilmekten daha iyidir.
Prof. Herbert N. Casson; "Şayet hayata adım atan bir gence bir
cümle söylemeye mecbur olsaydım şunları ifade ederdim: "Hayatın
sana getireceği her türlü zorluğu ve sıkıntıyı kabul et. Karakterini
o zorluklar inşa edecektir. Mutluluğa götüren kudreti ancak o zorlukları
alt ederek kazanabilirsin."demektedir.
6) Bu yaştaki öğrenciler başarısız olma korkusu içerisindedirler.
ÖSS'ye hazırlanan öğrencilerimizin bilmesi gereken en
önemli nokta şudur: İnsan zekası ve bilgisiyle değil, ancak iradesiyle
insandır.
Başarılı olmanın ilk şartı iradeli olmaktır. Tembelliğin, başarısızlığın
korktuğu tek silah iradedir. Başarı yolunda iradeni kullanabiliyorsan,
korkma! Hiçbir engel senin üniversiteye girmene engel olamaz...
Korkuyu yenmek insanın elinde olan bir şeydir. İnsan kendisine yardım
etmezse ve kendini tanımazsa kimse ona yardım etmez.
ÖSS, korkakların gireceği bir sınav değildir. Cesurların girdiği,
çalışanların kazandığı bir sınavdır. Korkuları yenmek senin elindedir.
Genç arkadaşım, gün geçmiştir diye üzülme, gelecek daha gelmemiş kaygılanma;
o zaman içinde bulunduğun anı en iyi şekilde değerlendir ve başarısız
olma korkusundan kurtul,.
Kanadalı ünlü doktor William Osler, Montreal'de tıp fakültesine devam
ettiği yıllarda derslerinde başarılı olamayacağını düşünüyordu. Doktor
oldu, aynı üzüntü ve endişeler kendisinde devam etti. Fakat bir gün
ünlü İngiliz tarihçisi Thomas Carlyle'den okuduğu bir cümle onun tüm
hayatını değiştirdi. Öldüğü 1919 yılına kadar tüm dünyanın adını saygıyla
andığı bir doktor olmasını sağladı. William Osler'in hayatını değiştiren
o cümle şu idi:"Bizim hayattaki en önemli isimiz; belli belirsiz
puslu bir şekilde uzaklarda bulunan şeyleri görmeye çalışmak değil,
gözümüzün önünde duran apaçık şey için ne yapacağımıza karar vermektir."
7) Bu yaştaki öğrencilerin arkadaş çevreleri
düzensizdir
Bu çevre öğrenciyi etkilemektedir. Genç arkadaşım!
Seni hedefinden alıkoyan her şeye sırtını çevir. Hayatını eğlenceyle
geçiren insanlara imrenme.. Eğlenirken gülenler sınavdan sonra güldüklerine
ağlayacaklardır.
Senin gerçek arkadaşın, daima seni çalışmaya teşvik eden, sana faydalı
olmak için zarara katlanan, zamanın felaket ve musibetleriyle karşılaştığın
zaman, yardımına koşandır.
Sana ders çalışmadığın zamanlarda ders çalışmayı öneren arkadaşları
seç. Çünkü arkadaşlık iki bedende yaşayan bir ruhtur. Seni çalışmaktan
alıkoyan kişi senin arkadaşın olamaz. Bu tip insanlar, senin başarılı
olmanı istemez, gizliden gizliye seni kıskanır, düştüğü tembellik
çukuruna seni de çekmek ister. Sözleriyle yaşayış tarzıyla senin enerjini
kırar, ruhunda ve kalbinde gevşeklik meydana getirir.
Unutma! Kötü arkadaşın sende bıraktığı tahribat Moğol ordusunun tahribatından
daha ağırdır.
Arkadaş olacağın kimsede arayacağın şartlar; çalışkanlık, dürüstlük
ve iyilikseverlik olsun. Bu şartları taşıyan insanda diğer güzel özellikler
de bulunur. Bunu unutma ve bu şartları bulamadığın insanlarla arkadaş
olma.
Agapet'in şu sözü, kötü arkadaş çevrenden etkilendiği" anda can
simidin olsun: "Kötülerle arkadaşlık edersek ya onların kurbanı
olur, ya da onlara uyarız. İyilerle arkadaşlık edersek onların güzelliklerini
taklit etmek veya her gün kusurlarımızın bazılarını azaltmak suretiyle
daha mükemmelleşiriz.
8) Bu yaştaki gençlerin çoğunda bıkkınlık,
usanma, karamsarlık ve tembellik vardır.
Genç dostum! Kötümserliğin en büyük zararı, senin gibi
kabiliyetli insanların cesaretini kırmasıdır. Sakın kötümser olma
ve kötümser insanların semtine uğrama..
Başarılı insanların diğer bir düşmanı da tembelliktir.
Gayretli kardeşim! Tembellik senin karşına çıkıp mertçe savaşan bir
düşman değildir. Şekilden şekile girerek, çeşitli hileler kullanarak
seni uçuruma atmaya çalışan bir düşmandır. O, bazen senin karşına
havai; bazen gevşek, bazen züppe, bazen keyfine düşkün, bazen de umutsuz
maskesiyle çıkar. Her türlü dost maskesini takmış düşmanlardan uzak
dur. Tembellik, dünyada en büyük israftır. Hayatın israfı...
Sen hayatını israf etmek için çalışma, sen hayatını kazanmak için
çalış.
Amerika'da Robert Fulton'un, Clarment adındaki ilk buharlı gemisi,
Hudson nehrindeki ilk seferine hazırlanıyordu. Nehrin iki yakasında
bu tarihi hadiseyi görmek için, on binlerce insan toplanmıştı. Seyircilerden
biri karamsar yaşlı bir çiftçiydi:
- Gemiyi yürütmeyi asla başaramayacaklar diyordu. Fakat gemi çalıştı,
sürati gittikçe arttı, geminin bacasından çıkan duman gittikçe koyulaştı.
Nehrin sahilindeki halk bu büyük başarıyı çılgınca alkışladılar. Karamsar
çiftçi ise gördüklerine inanmaz gibi başını iki yana sallayarak:
- Gemiyi asla durduramazlar, diyordu.
Hayatın başında olan sen yılmayacak; karamsar olmayacak , böylelikle
sonunda başarıyı yakalayacaksın
Sorumluluk Duygusunu Kavrama
l. Kendine karşı sorumluluk,
2.Aileye karşı sorumluluk,
3. Sevdiklerine karşı sorumluluk,
4. Ülkesine karşı sorumluluk,
5. Tüm insanlığa karşı sorumluluk.
Zirvelere tırmanmak için yola çıkan bir genç kendine sormalıdır, ben
kimim, benim kendime ve çevreme karşı vazifelerim nelerdir, beni diğer
canlılardan ayıran en önemli özellik nedir? Bu soruların cevabını
bulmadan yola çıkan genç zirveye varmadan kayalıklara çarpar, hayatı
mahvolur. Hepimiz, dünyalar verilse değişmeyeceğimiz irademizden,
aklımızdan, ruhumuzdan sorumluyuz. Böylesine değerli uzuvların sorumluluğunu
taşıyan insan bu uzuvlarını basit şeylerle heder etmemelidir.
Dünyanın en değerli taşlarına sahip olup o taşların kıymetini bilmemek
ne kadar aptallıksa, insanın kendi mücevherlerinin değerini bilmemesi
de o kadar aptallıktır.
Genç arkadaşım! Kendine karşı olan sorumluluğunu unutma. Sen önce
kendi parçalarına alt görevleri yerine getireceksin.
Kalbini sevgi ve güzellikle,
Aklını ilim ve erdemle,
Gözünü hep hayata güzel bakmakla,
Kulağını güzel sesleri almakla,
İradeni bilgiyle güçlendirmelisin. O zaman, kendine karşı olan sorumluluğunu
yerine getirmiş olacaksın. Senin kendine, ailene, sevdiklerine tüm
insanlığa karşı olan sorumluluk duygun; usanmadan okuyarak her ne
olursa olsun dürüstlükten ayrılmayarak, iyilik yaparak yerine gelecektir.
Hedefe Kilitlenmek
Bilge birinin dediği gibi "Amaç yakınımdır, hedef
uzağımdır."
Amaç; yapmak istenilen bir işi sonuçlandırmaktır. Hedef ise ulaşılmak
istenen yerdir. O zaman ÖSS yolcusu tesbitini iyi yapmalıdır.
a) Doğru bir amaç ve doğru bir hedef belirleyebilmiş miyim?
b) Bu amaç ve hedefe ulaşmak için hayatımı buna göre planlayabilmiş
miyim? ÖSS yolcusu bu sorulara cevap vermeden çalışmaya başlamamalıdır.
Öğrenci, ne olacağına ne yap-ması gerektiğine öncelikle karar vermelidir.
Neden okumak istiyorum?
Kazandığım okulu bitirince ne yapacağım?
Hedefime ulaşınca mutlu olacak mıyım?
Bu uzun yolda ilerlerken kimlerden nasıl bilgi almalıyım?
Çevremin benden beklentileri ne ölçüde doğru?
Bana kim destek verecek?
Bütün bu sorular her öğrencinin düşündüğü sorulardır. Bazen, bu sorular
öğrenciyi bunalıma sürükler. Bu tür sorula-n problem yapmadan çözüm
bulunmaya çalışılmalıdır.
Genç arkadaşlarım! Siz her zorluğu yenecek güçtesiniz. Ama önce
yapmanız gereken işler var.
1.) Önce kendi yeteneklerini tespit etmelisin.
2) Sayısaldan mı sözelden mi sınava gireceğinize
karar vermelisiniz. Kararsız kaldığınız zaman iyi bir rehberlik
öğretmeni bulup, ona danışabilirsiniz.
ÖSS sınavına iki ay gibi bir süre kala hala seçiminde
kararsız olan öğrenciler görürüz. Hedefini tespit etmeyen öğrencilerin
sınavda başarılı olması mümkün değildir. Biz öğretmenlere gelip de;
- Hocam ben yanlışlıkla sayısal bölüm seçmişim, bölüm değiştirmek
istiyorum diyen yüzlerce öğrenciyle karşılaşıyoruz. Bu durum öğrencilerimizin
hedef tesbitini doğru ve isabetli yapmadıklarının açık bir göstergesidir.
3) Hangi alanı seçtiyseniz o alanla ilgili meslekleri belirlemelisiniz.
Bugün çoğu anne ve baba çocuklarının kabiliyetlerim dikkate almadan
çok para getiren meslekleri çocuklarına seçtirmek istiyorlar. Bu durum
öğrenci üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Sevmeden yapılan
bir mesleğin kazandıracağı paranın kimseye faydası olmaz.
Anne ve babalar bu konuda önce çocuklarının fikirlerini almalı; ona
göre birlikte karar almalıdırlar.
4) Alanınızla ilgili amacınızı belirlerken;
a) O alanı bitirmiş ve hayata atılmış insanlarla konuşun.
b) Kendi yeteneklerinizin ve yaşam felsefenizin o işe uygun olup olmadığım
iyi hesaplayın.
c) Tecrübeli uzman öğretmenlerinizin fikirlerinden yararlanın.
5) Bütün araştırmalarınızı tamamladıktan sonra karar yerin.
6) Tespit ettiğiniz hedef sizi tam anlamıyla tatmin etmeyebilir, buna
üzülmeyin. Hedefinizin getirilen daha fazla ise doğru hedef seçmiş
demeksiniz.
7) Başarılı olmak için hedef mesajlarınızı netleştirin:
"Ben ÖSS'yi kazanacağım." yerine "Ben ÖSS'de dereceye
gireceğim," mesajını zihninize yerleştirin.
Bunun sonunda, başarı merdivenlerinden çıkacaksınız.
Öğrencinin Yerinde Bulunduğu Şartları Tespit Etmesi
Bir çok öğrencimiz "Hocam şartlarım çok kötü, çalışamıyorum."
diye serzenişte bulunur. Bu bahaneler;
Evde çalışma odam yok,
Ailem beni anlamıyor,
Ekonomik sıkıntılar çekiyorum,
Ders çalışma ortamım yok diye sürer, gider.
Sevgili ÖSS yolcusu, öğrencilerin çoğunluğunun yaptıkları gibi içinde
bulunduğun şartlardan şikayetçi olup ortamını suçlama. Bu dünyada,
her ileri giden gibi sen de ayağa kalk, arzu ettiğin ortamını ara,
bulamazsan o ortamı meydana getir.
Unutma! Gelecek yorgun, bezgin ve ortamın müsait olmadığından şikayetçi
olan kimselerin değil, rahatını terk edebilen çalışkan ve olumlu düşünen
insanların olacaktır. Onun için üzerindeki miskinliğin tozlarını at
ve kalk. Bahane bulmayı, ortamdan şikayet etmeyi bırak, çalışmana
bak. Her kim hangi şartta olursa olsun samimi bir şekilde çalışırsa
hedefine varır. Eğer bu yolculuklar sırasında zorluklarla karşılaşmıyorsan,
bil ki yanlış yoldasın.
Genç yolcu! Sana çok önemli bir mihenk taşı.
"Hayattaki olumsuzluklarda kendinden yukarıdakilere bak, elindeki
güzelliklerde ise kendinden aşağıdakilere bak"
Çalışma ortamım yok, evimiz dar diyorsan, evi olmayıp da çadırda ders
çalışanları düşün.
İmkansızlıklardan şikayet edip durma. Elindeki mevcut imkanları iyi
değerlendir. Bunu yapmıyorsan daha fazlasından mahrum kalırsın. Elinde
bulunan imkanların kıymetini bil;çünkü
"Güzellikler Teşekkür Görmezse Gider, Kaybolur."
Yıkılmaz yolcu! Biz aile ortamındaki en kötü şartlara sahip olan öğrencilerden
başlayalım. Bu şartlarda yaşayan öğrencinin anne ve babası arasında
anlaşmazlıklar vardır. Evleri kiradır ve çalışma şartları elverişsizdir.
Kardeş sayısı fazladır, çalışma odası yoktur, aile ekonomik sıkıntı
çekmektedir, ailenin eğitim seviyesi düşüktür.
Şimdi sen; bu kadar olumsuz şartlarda ÖSS'ye hazırlanmak ve sonucunda
kazanmak zor diye düşünebilirsin. Düşüncende yanılıyorsun. Çünkü dünyamıza,
insanlığa, ülkesine yararlı olmuş her gerçek büyük adamın hayatı;
bu tarz şartlarla mücadele, zorluk ve engellerle doludur. Zorlukları
ve engelleri aşmadan başarılı olmanın hiçbir kıymeti yoktur.
Yukarıdaki olumsuzlukları aşarak sınavı kazanmak her kişinin işi değil,
er kişinin işidir. Sevgili öğrenci! Aile şartların ne olursa olsun
sen kazanmaya mecbursun! Bulunduğun şartlar, seni hayata hazırlamak
içindir.
Bu zorlukları gülerek karşıla; her şartta her ortamda çalışmayı, dürüstlüğü
elden bırakma. Göreceksin başarı mutlaka seni bulacaktır. Mecburiyetin
bizim en samimi dostumuz olduğunu unutma! Bu mecburiyetler seni olgun
ahlak sahibi yapacaktır. Kendine, ailene, insanlığa faydalı olma mecburiyeti,
başarılı olma mecburiyeti; Evet ne büyük mutluluk...
Prof Casson; "Eğer hayata atılacak genç adam benden tavsiye isteseydi,
ona derdim ki "Git hayatının sonuna kadar zorluk ve sorumlulukla
dolu bir hayat sür. Çünkü sorumluluk ve zorluk olmadan hayatın tadı
olmaz, o zaman hayat taşınmaz bir yük olur, omuzlarım çökertir."
demektedir.
Arkadaşlık Ortamı
ÖSS'ye hazırlanan gençleri iyi veya kötü şekilde etkileyen
en önemli faktörlerin basında arkadaşlık ortamı gelmektedir. Arkadaş,
arkadaşı etkiler. İnsan arkadaşıyla zirvelere de çıkar uçurumdan da
düşer. ÖSS'ye hazırlanan gençler, arkadaş ortamım iyi seçmelidir.
Çünkü bu seçim onların geleceğini doğrudan etkileyecektir.
Nice öğrenciler vardır ki, arkadaşları yüzünden idealleri, hayalleri
yok olup gitmiştir. Böyle arkadaşlardan uzak durmalı, onlarla samimi
ilişkilere girilmemelidir. Nice öğrenciler de vardır ki, zirveye çıktığında
elini uzatıp arkadaşının da zirveye çıkmasına yardımcı olmaktadır.
Her yeni arkadaş yeni alışkanlıklar demektir. Sizi güzel alışkanlıklarla
süsleyecek dostlar seçin.
ÖSS maratonunda mutlu ve başarılı olmak istiyorsanız, kendinize birtakım
ilkeler ve prensipler oluşturun. Dost ve arkadaşlarınızı bu prensipler
çerçevesinde seçin. Kendinize her zaman rehber olabilecek, kusurlarınızı,
eksiklerinizi çekinmeden söyleyebilecek dostlar edinin.
Kendinize verebileceğiniz en güzel armağanlardan birinin iyi bir dost
olduğunu unutmayın, "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu
söyleyeyim" sözü ne kadar doğru. Büyük bir koşuda geleceğiniz
belirlenecekse, yanınıza alacağınız arkadaşlarınızı dikkatli seçiniz.
Sadi, kitabında anlatıyor: "Bir gün dostlarımdan
biri bana hamamda hoş kokulu bir kil vardı. Kile sordum 'Mis misin
yoksa amber mi? Gönülleri çalan kokundan ben sarhoş oldum" Kil:
'Ben değersiz bir kildim' diye cevap verdi ve devam etti. 'Ama bir
zaman gül ile bir arada bulundum. Arkadaşımın olgunluğu bende iz bıraktı,
yoksa ben yine aynı toprağım', dedi."
Evet Arkadaşlarımızın güzel yönlerini alarak bizde de böyle davranışların
olması iyi olmaz mı?
Sevmek ve Sevginin Gücüne inanmak
Sevgi, bu alemin yaratılış gayesidir, sevgi olmadan hayatın hiçbir
anlamı olmaz. En başta öğrenilmesi gereken kavramdır sevgi.
ÖSS'ye hazırlanan her öğrenci, hayatta her zaman sevecek bir şeylerin
olduğunu bilmelidir, Sevgi içinde yaşayan bir insan sevmeyi öğrenir.
Yeterince sevgi görememek insana acı çektirir.
Uzmanlar, nörotik davranışların, hatta zihinsel bozuklukların sıklıkla
sevgi eksikliğinden kaynaklandığını belirtmektedirler. Ayrıca yapılan
araştırmalar fiziksel hastalıklarında %87 gibi yüksek oranında yeterince
sevgi alamamak veya yaşayamamaktan kaynaklandığını göstermektedir.
Bir gencin başarılı olması için geçmişte ailesinden, çevresinden sevgi
görmesi gerekir ki o da sevgisini hedeflerine amaçlarına yansıtabilsin.
Genç arkadaşım! Bu çetin sınavdan başarılı çıkmak istiyorsan; kendini,
derslerini, hedeflerini, karşılaştığın zorlukları, çektiğin sıkıntıları
ve her şeye rağmen hayatı sevmelisin. Bu zorunluluklar sana başarının
anahtarını sunacaktır. Derslerini, öğretmenlerini, hayatta karşılaştığı
zorlukları sevmeyen bir öğrenci; maratona başlamadan havlu atan koşucu
gibidir. Hayatımızda yapacağınız her işin temelini, sevgi harcının
oluşturduğunu unutmayın...
ÖSS yolcusu! Unutma ki, yüreğin yakıtı sevgidir, Sevgisi tükenmiş
bir yürekle bu yolculuğa çıkarsan yolda kalırsın, hayat sana zehir
olur. Severek yapılan taksi şoförlüğü, sevmeden yapılan doktorluk
mesleğinden daha çok lezzet verir insana. Hedeflerini, amaçlarını
tespit eden öğrenci sevgiyi ve sevmeyi öğrenmelidir. Çünkü insan bir
şeyi ancak sevdiği ölçüde anlayabilir.
Genç arkadaşım! Senin hayatına değer kazandıran, hayatına yön veren
en etkili kuvvet, sevgidir. Sen bu zor maratonda başarılı olmak istiyorsan,
sevgiyi her zaman hayatının pusulası yapmalısın. O zaman göreceksin
ki yönünü hiç şaşırmayacak, yolunu hiç kaybetmeyeceksin.
Benjamin Franklin'in dediği gibi "Eğer sevilmek istiyorsan sen
de sev ve sevilmeyi hak et." Mutluluğun sırrının "sevgi"
olduğunu unutma. İşte sana mutluğun sırrını anlamış insan portresi;
> Genç kız, üzgün görünen yabancıya gülümsedi. Adam kendini daha
iyi hissetti. Geçmişte bir arkadaşının ona yapmış olduğu bir iyiliği
anımsadı ve ona bir teşekkür mektubu yazdı.
Bu mektup arkadaşının o kadar hoşuna gitti ki, yemek yediği lokantaya
iyi bir bahşiş bıraktı. Bu bahşişin miktarına şaşıran garson tümünü
bir bahise yatırdı. Ertesi gün, kazandığı parayı aldı ve bir kısmım
yolda gördüğü bir fakire verdi. Adam çok sevindi, çünkü iki gündür
ağzına bir lokma bile koymamıştı.
Yemeğini bitirdikten sonra kaldığı odaya gitmek üzere yola koyuldu.
O sırada basma bir felaket gelebileceğinden hiç haberi yoktu. Yolda
soğuktan titreyen bir köpek yavrusuna rastladı.. ve onu alıp eve götürdü.
Soğuk bir fırtınadan kurtulup başını sokacak bir yer bulduğu için
köpekçik çok mutluydu,
O gece evde yangın çıktı.
Köpek yavrusu havlamaya başladı. Bütün ev halkına uyandırana kadar
havladı ve böylece yangından herkes kurtuldu. Kurtulan çocuklardan
birisi büyüdü ve Cumhurbaşkanı oldu.Bunların hepsinin nedeni bir kurusa
bile mal olmayan sevgi ve bir gülümseme idi.
Yüzünden tebessümü kalbinden sevgiyi muhafaza ettiğin müddetçe hayat
merdivenlerini çıkmak sana çok kolay gelecektir. Kim bilir, senin
sevgin sayesinde birçok arkadaşın üniversiteye girecektir
Her Olumsuzluğa Rağmen Yıkılmamak
Genç arkadaşım! Hayatta gireceğin her sınavdan başarıyla çıkmak istiyorsan,
dünyada esen bütün fırtınalara set çekecek kadar kendini kuvvetli
hissetmelisin. Rüzgar estiğinde paramparça olan bodur ağaçlar gibi
olma. Sen her rüzgar esişinde, rüzgarı kendi ekseninde çevirerek onunla
dans eden çam ağaçları gibi olmalısın.
Prof. Casson "Elinize bir kağıt bir kalem alın her gün sizi rahatsız
eden, sıkıntıya sokan ne kadar neden varsa hepsini sıralayın ve olabildiğince
içtenlikle yazın." demektedir. Canınızı sıkan en küçük bir şeyi
bile ihmal etmeden yazın. Sözgelimi ÖSS deneme sınavına girmeyi unuttunuz,
buna çok içerlemiştiniz; unutmayın yazın haydi. Ya da bir denemede
çok kötü bir puan almıştınız, siz çok üzülmüştünüz buna, evet onu
da yazın. Bir hafta içinde küçük büyük yaşadığınız bütün can sıkıcı
şeyleri alt alta sıralayın.
Yazdıktan sonra özenle saklayın ve tam bir hafta sonra kara listeye
aldığınız sıkıntı ve üzüntü veren durumları bir bir gözden geçirin.
Bu arada önemsiz gördüklerinizin üzerini çizin.
Bu işi soğukkanlılıkla yaptığınızda listede geriye pek bir şey kalmadığını
göreceksiniz.
Bütün olumsuzluklara rağmen yıkılmayan, aşkından şevkinden hiçbir
şey kaybetmeyen insanlar, büyük insanlardır. Başarı onları arar ve
mutlaka bulur.
Bu insanlardan en önemlisi ABD Başkanı Abraham Lincoln'un yaşamıdır.
ÖSS'ye hazırlanan her öğrenci mutlaka onun hayat hikayesini okumalıdır.
Onun hayatı başarısızlıklarla doludur.
> İlk siyasi mücadelesinde yenildi.
> İş hayatına atıldı, ama başarılı olmadı.
> Sevdiği kız yaşamını yitirdi.
> Evlendiği kadın, hayatını zehir etti.
> Devlet memuru olmak istiyordu; ama olamadı.
> Senatör olmak istiyordu; ama senato seçimlerini kaybetti.
>Başkan yardımcılığı adaylığını da kaybetti.
Bu olaylar başka bir insanın başına gelseydi belki intihar ederdi,
ama o yılmadı başarısızlıklardan ders çıkardı ve sonunda ABD Başkanı
oldu. Hayatı başarısızlıklarla dolu bu insanı Amerikalılar bugün
kahraman olarak anarlar.
Sevgili öğrenci! Sen soluk aldığın ve kalbin çalıştığı sürece hayatta
başarılı olma ümidini yitirmemelisin. Hayat deneyimleri birçoğumuzu
savurur, perişan eder, birçoğumuzu da pişirir ve yükseklere ulaştırır.
Her hayat yolcusu bu iki yoldan birinde mutlaka yürümek zorundadır.
Bu uzun yolculukta, yere düşebilirsin; ama kalkmasını bilmelisin,
ama kalktığın yer düştüğün yerden ilerde olmalıdır. Hayat bir sınavdır.
Çocukluktan, gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan da ölüme
uzanan uzun ve yorucu bir sınav.. Bu sınavdan başarılı çıkmalısın.
Genç arkadaşım! öyle günler gelecek ki, başarmak için hiç kimsenin
yapamayacağı işleri göze alacaksın ve yapacaksın. İşte sana ilgi çekici
bir öykü. Sınava girecek öğrencilerden biri hayatın getirdiği olumsuzluklara
dayanamaz. Çözülmeye başlar. Babası bunu fark eder ve oğluna şu olayı
anlatır.
"Timsah kaplumbağayı yemek istiyormuş ve arkasından yetişmeye
çalışmış. Kaplumbağa timsahtan yavaş hareket ettiği için en yakınındaki
ağaca tırmanmış. Genç şaşkınlıkla sormuş: 'Hiç kaplumbağa ağaca çıkar
mı baba?' Babası başını sallamış: 'Kurtulması için çıkması gerekiyordu
yavrum.' demiş."
Bu olay, insanlar için ibret doludur ve sen aslında sıkıntı çökerek
çok şey öğreniyorsun unutma. Her sıkıntının öğreteceği bir şeyler
vardır.
Öğrenmeye ve sevmeye başlayınca, sıkıntı çekmen kaçınılmaz olur. Hayatın
sana getireceği bütün olumsuzlukları tebessümle karşıla ve onlara
karşı anlayışlı ol.
Sabır bir erdemdir, sakın ondan vazgeçme! ÖSS'den korkan, kazanma
kaygısı taşıyan, hayatın getirdiği zorluklara tahammül etmeyen ve
sonunda kaybeden öğrenciye "ÖSS'yi kazananlar sihirbaz değil,
onların da senin gibi sadece kafaları var." denseydi, o öğrenci
kesinlikle ÖSS'yi kazanırdı.
Genç arkadaşım! İster zengin ol ister fakir, ister eğitim almış ol,
ister olma; amacından vazgeçmezsen, dayanıklı ve sabırlı olursan ve
gerektiğinde çalışma tekniklerini değiştirebilirsen, mutlaka başarılı
olursun. Böyle bir öğrenciyi hiçbir güç, hiçbir zorluk yenemez, amacına
ulaşmaktan alıkoyamaz. Sana hayatta asla yenilmeyecek bir insan modeli
örneği verelim.
"Adamın biri, rüzgarlı bir havada bir mağazaya girer ve bir şapka
alır, eskisini paket yaptırır yenisini başına giyer ve dükkandan çıkar.
O esnada çok sert esen rüzgar adamın şapkasını uçurur, yerde sürüklendikten
sonra bir kanalizasyon çukuruna atar. Adam ne mi yapar? Derhal eski
şapkasını çıkarıp basma takar, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam
eder. İşte hayatta asla yenilmeyecek bir insan! Ne olursa olsun hayatın
baharında olan biri. Sen de yenilme. Çünkü yenilmek acizliktir!
ÖSS, korkak ve dayanaksız gençlerin değil, yetenekli ve cesur gençlerin
kazandığı bir sınavdır.
Hayat "her şeye rağmen" ödülünü sabredene, zorluklar karşısında
mücadele edene ne olursa olsun amacından dönmeyene verir. Genç dostum!
sınavlara hazırlanırken
Dershaneye gidecek maddi gücün olmayabilir.
Çok çalıştığın için arkadaşların sana inek (!) diyebilir.
Kötü bir ortamda yaşıyor olabilirsin.
Yarışa diğer arkadaşlarından geç başlayabilirsin
En umulmadık bir felaket başına gelebilir.
Kimse seni ve senin dertlerini anlamayabilir.
Evde uygun çalışma ortamın olmayabilir.
ÖSS denemelerinden düşük puan alabilirsin,
Bütün çevren senin kazanamayacağına inanabilir.
Manevi problemlerin olabilir.
Bunun dışında daha değişik sıkıntıların da olabilir.
Buna rağmen, engelleri aşmak için çaba sarf ediyorsan; bu engellerin
üzerinden, altından veya çevresinden geçip sıkıntıları aşmaya çalışıyorsan;
daima ileriye bakıp, ilerlemek, başarılı olmak için didiniyorsan,
sana bir tavsiyem var. İdealindeki üniversiteyi şimdiden ziyaret edip,
okuyacağın ortamı şimdiden görmeye gitmelisin. Bu senin en büyük hakkın
olsa gerek. Çünkü, mücadelenin olduğu yerde "mucizeler"
de olur..
İşte sana birkaç örnek:
> Charles F. Kettering, başarısızlıktan dolayı yılgınlığa düşmemeyi
tavsiye eder ve şöyle derdi: "Başarısızlıkla karşılaştığınız
zaman, neden başarılı olamadığınızı düşünün. Çünkü her başarısızlık,
başarının zirvesine götüren yolda, size yeni bir adımdır.
> "Ünlü müzisyen Enrico Coruso'nun ilk müzik hocası: "Senin
sesin pencere kenarından giren rüzgarın ıslık çalmasına benziyor."
diyerek ders vermeyi reddetmişti; ama o, sonraları İtalya'nın en büyük
tenorlarından biri oldu.
> Emile Zola, Sorbone Üniversitesinin dil ve edebiyat sınavını
kazanamamıştı. Sonraları Marsilya üniversitesine girmek istediyse
de, yazılı imtihanı çok kötü geçmişti ve sözlü imtihana girememişti.
>Genetik ilminin kurucusu Gregor Mendel, gençliğinde Üniversiteye
kabul edilmemişti. Daha sonra Viyana Üniversitesine girdi ise de,
oradan da mezun olamadan ayrıldı. Profesörlerden biri, o tarihlerde
onun hakkında şöyle yazmıştı:
"Mendel'de bir ilim adamı için gerekli düşünme bilme yeteneği
yok. Ama o, bu olumsuzluklardan yılmadı ve çağımızın en gözde ilim
dallarından biri olan genetik biliminin kurucusu oldu.
Bu örneklerden anlaşılıyor ki, eğer bir kimse her şeyini kaybetmesine
rağmen, şevk ve heyecanını kaybetmemişse yeniden başarılı olabilir.
ÖSS'yi kazanan gençlerin ulaştıkları ve muhafaza ettikleri yükseklik,
ani bir sıçrayışla erişilmiş değildir. Onlar, başkaları uyurken, geceleri
yukarı tırmanmaya çalışıyorlardı.
Azim ve Sebat
Genç arkadaşım! En büyük kötülük, zorluklara karşı koyamamak
acizliğinden gelir. Sana hayatta yardım edecek şey,tesadüf değil,
azim ve sebat olacaktır. Çünkü, güçlü olan ve yenilmeyen yalnız azimdir.
Başarı için, azimli olmak ve her olumsuzluğa karşı sebat etmek gerektiğini
unutma...
Karşılaştığın bütün zorlukları aşmanın yolu sebat etmekten geçer.
La Fontaine'nin dediği gibi "Sabır, biraz da zaman. Güçten, öfkeden
daha yaman "Hayat karşısında karşılaştığın bütün sıkıntıların,
acıların, ızdırapların çaresi sabırdır.
Senden önce başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme
sabrını gösteren kişilerdir.
ÖSS'ye hazırlanan öğrencilerin bir kısmı bir iki ay sonra karşılaştıkları
zorluklar karşısında pes ederler, geri adım atarlar, bu ne kadar büyük
bir felakettir. Ah! Bir bilseler!.. Genç yaşta iradeden, azimden,
sabırdan yoksun yaşamak, azim ve sebatın kıymetini bilememek, genç
yaşta hayatları yok etmek, ne büyük yıkım...
Sakın, genç arkadaşım! Hemen pes edip, başladığın yoldan geri dönme.
Unutma ki, bazı yıkımların, yenilgilerin sebebi, insanların işi yarıda
bıraktıklarında başarıya ne kadar yakın olduklarım bilememeleridir.
Azimle dolan bir kalp, sabırla kuşatılmış bir beyin bütün olumsuzlukları
siler süpürür. Bu gücün karşısında hiçbir güç duramaz..
Yazar anlatıyor:
"Bir kış gecesiydi. Uyanıktım. Bir böceğin kandile çıkmak için
çabaladığım gördüm. Çırpınıp uğraşıyor, bir türlü başaramıyordu; ama
böcek öylesine kararlıydı ki, hiç yılgınlık göstermedi. Tek tek saydım.
Yedi yüz civarında çıkış denemesi yaptı. Sabah oluyordu, içeri girdim.
Döndüğümde şaşkınlıktan gözlerini faltaşı gibi açık kaldı. Böcek tırmanmayı
başarmış, kandilin kenarında keyifle tur atıyordu.
Genç arkadaşım! Eğer bir böcek bile hedefine ulaşmak için yedi yüz
sıçrayış yapıyorsa; sen hedefine varmak için milyonlarca sıçrayış
yapsan azdır.
Gelecek azim ve sebatla çalışan gençlerle şekillenecektir, eğer bu
gelecekte senin de payın olsun istiyorsan, azimle ve sebatla çalışmana
devam et.. Azmettikçe, sebat gösterdikçe başarının sana çok yakın
olacağını göreceksin.
Robert De Niro, ödüllü "Kızgın Boğa" filmini çevirmeden
önce boksör rolünün hakkını verebilmek için bir yıl boyunca "Motta"dan
ders aldı ve aktör bu süre içerisinde gerçek bir
boksör oldu.
Motta şöyle diyor "İlk altı ay, yüzlerce raund dövüştük. Ona
öğrettiğim ilk şey gard oldu. Sonra yavaş yavaş kapanmasını istiyordum.
Sonuç: Dört kez gözüm şisti, birkaç dişim kırıldı. Eğer onu klasmana
soksaydım dünya orta sıkletleri arasında ilk yirmi boksör arasına
koyardım.
O zaman genç yolcu senin başarısız olman mümkün değildir. Eninde sonunda
hedefine ulaşacağından emin ol. Yeter ki azimli ol. Olaylar karşısında
sabret, göreceksin başta sana acı gelen azim ve sebat neticede meyvesini,
"üniversite"
olarak verecektir.
Amerikalı yazar James F. Clarke, azim ve devam olmadan başarılı
olunamayacağını şöyle ifade eder. "Bu dünyada azmin yerini hiçbir
şey alamaz, kabiliyet ve deha, azmin yerini tutamaz. Zira, kabiliyetli
olmalarına rağmen başarılı olamamış nice insanlar vardır.
Başarı, sadece azim ve ısrara bağlıdır. "Devam et" sloganı
insanlığın nice meselelerini çözdü ve çözecektir.
Sınava hazırlanan genç arkadaşım! "Devam et" sonunda
başarıya ulaşacaksın. Büyük başarıların büyük sabır istediğini
unutma.
Dumas'ın 40 sene günde 16 saat yazdığı söylenir.
Eski Yunanistan'ın en büyük hatiplerinden Demostes, konuşabilmek için
önce kekemeliği yenmek zorunda kalmıştı.
İngiliz şair John Milton "Kaybolmuş Cennet" adlı
eserini yazarken tamamen kör olmuştu. Bu büyük eseri yazarken sekreteri
kızlarıydı. Kızlar, babalarının dikte ettiklerini yazmakla kalmıyor,
onun müracaat ettiği kaynak eserleri de sesli olarak ona okuyorlardı.
Eski Yunan ve Latin yazarların eserlerini okumak hiç de kolay değildi.
Zira kızların bu dilleri iyi bilmedikleri söylenir. Bunca olumsuz
şarta rağmen, "Kaybolmuş Cennet' adlı şaheser vücut bulmuştu.
İşte azmin zaferi!
Thomas Edison'un ilkokul öğretmeni, onun beyinsiz
bir çocuk olduğunu, hiçbir şekilde başarılı olamayacağını söylemişti.
Buna rağmen o, Edison oldu...
Senin her yıl birbirinin benzeri olan ÖSS sorularını yapabilmek konusunda
hiçbir endişen olmamalıdır. Çünkü, azimle birlikte gelen mucizeler
vardır.