CÜMLE YORUMU TEST -
1
1. Ne yaşanan her olay öyküye dönüştürülebiliyor ne de öyküye özgü
kurallar, her zaman gerçeği aynen anlatmaya uygun düşüyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye en yakın anlamdadır?
A) Öyküde ne yaşanmış olaylar anlatılabilir ne de gerçekler yansıtılabilir.
B) Her olayı oy kül eştirmek doğru olmaz; her öykünün kendine özgü bir
yapısı vardır.
C) Yaşanmamış olaylardan öykü çıkarılamaz; yaşanmış olaylar da öykünün
sınırlarını aşar.
D) Yaşanan olaylar çok etkileyicidir; olaylar öyküleştirilirken canlılığını
ve etkileyiciliğini yitirir.
E) Baştan geçen her olaydan öykü çıkarılamaz; öykünün yapısı olup biteni
olduğu gibi yansıtmaya izin vermez.
(1994-ÖYS)
2. Bence otobiyografik bir eser, hiçbir zaman edebi bir eser niteliği
taşımaz; çünkü edebi bir eser, yaratıcılık gerektirir, buluş gücü gerektirir.
Bu cümleden aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Bir kişinin gerçek yaşamıyla sınırlı kalan bir yapıt edebiyat değeri
taşımaz.
B) Yaşanılanları olduğu gibi yansıtma, edebi eserin yapısıyla bağdaşmaz.
C) Kendi yaşamını anlatan yazarların yapıtlarında yaratıcılık bulunmaz.
D) Bir yapıtın edebi değer taşıması, yazarının ortaya koyduğu sanatsal
buluşlara bağlıdır.
E) Gerçek yaşamdaki kişileri anlatma giderek yazarların yaratıcılığını
sınırlar.
(1997-ÖYS)
3. Gerçek yolculuk, aynı gözlerle yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil,
aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir.
Bu cümlede anlatılmak isteneni içeren yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsan gördüklerini saptamakla kalmamalı, bunlardan yararlanmaya çalışmalıdır.
B) Çok yaşayan değil yaşadığı sürece değişik yerler gören kişi birçok
şey öğrenir.
C) Değişik konularda gördüğümüz, öğrendiğimiz şeyleri aynı biçimde yansıtmalıyız.
D) Aynı şeye değişik yaklaşımlarla ve değişik açılardan bakmasını bilmeliyiz.
E) Bir şeyi öğrenmekten çok, onu değişik durumlarda kullanabilmek önemlidir.
(1991 -ÖYS)
4. Sanatçı her sergisinde yeni arayışların ve yeni düşüncelerin ürünü
olan yapıtlara yer veriyordu.
Bu cümle, düşüncenin akışına göre, aşağıdakiler-den hangisiyle sürdürülebilir?
A) Yapıtlarında kendinden önceki sanatçıların deneyimlerine bağlı kalıyordu.
B) Yapıtlarını, izleyicilerin beğenisini göz önünde bulundurarak biçimlendiriyordu.
C) Yapıtlarında, denenmemişi deniyor, kendine özgü bir üslup yaratıyordu.
D) Son yaptığı tablolarla, daha önce yaptıkları arasında konusal bir
ortaklık görülüyordu.
E) Yapıtlarında, herkeste aynı etkiyi ve düşünceyi uyandıran bir renk
uyumu göze çarpıyordu.
(1997-ÖYS)
5. Zamanının çoğunu kasabanın dışındaki kulübesinde geçirir. Yazın
bağda, kışın küçük zeytinlikte durup dinlenmeden çalışır. Bir gün bile
halinden şikayetçi olmamıştır.
Bu parçada sözü edilen kişi ile aşağıdakilerden hangisi arasında en
çok benzerlik vardır?
A) Kızgın güneşte, yağmur altında eviyle tarlası arasındaki dik yokuşları,
kayalık yollan zorlukla aşardı.
B) Pamuk tarlalarında çalışmak üzere yola koyulmuş, bin bir güçlükle
Çukurova'ya varmıştı.
C) Kendi yarattığı küçücük dünyasında yaşayan, doğayla iç içe olmaktan
mutluluk duyan, çalışkan bir gençli.
D) Çocukluğundan beri şehirlere alışamamış, kendi köyündeki İnsanlarla
bunların yaşama biçimi arasında farklar olduğunu görmüştü.
E) O, bir sur harabesi üzerinde çıkan yabani incir ağacı gibi biraz
sıkıntılı ve şekilsiz fakat özgürce büyüyüp gelişiyordu.
(1994-ÖYS)
6. (I) Birçok sanatçı gibi o da edebiyata şiirle başladı. (II) Ölçülü
olarak yazdığı ilk şiirlerinde halk şiirinin izleri açıkça görülür.
(III) Bu şiirleri içeren İlk kitabı yayımlandığı zaman olumlu yankılar
uyandırmasına karşın, nedense sanatçı şiiri bırakıp öykü ve roman türüne
yöneldi. (IV) İlk öyküsü 1930 yılında o dönemin ünlü bir dergisinde
yayımlandı. (V) Daha sonraki ürünleriyle, Cumhuriyet sonrası Türk öykücülüğünün
gelişiminde köşe taşı sayılan bir sanatçı kimliğini kazandı.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi, ötekilere göre anlamca
daha_geniş kapsamlıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. (1997-ÖYS)
7. Aşağıdakilerin hangisinde, ikinci cümle birincinin açıklaması değildir?
A) Dili bir kağıda benzetebiliriz. Düşünce, kağıdın ön yüzü; ses arka
yüzüdür.
B) Bilgilerimizi dil yoluyla elde ederiz. Düşüncelerimizi ise dilin
yapı taşı olan sözcüklerle biçimlendiririz.
C) İnsan gerçeği hepimizin malıdır. Kötü adamda da bizden bir parça
var, kahramanda da.
D) Mimar Sinan'ın yapılarında olağanüstü bir bitmişlik vardır. Ne bir
tuğla eksik, ne bir tuğla fazla.
E) Bazen keşke gazete olmasaydı diyorum. Gazetenin zamanımı çaldığını
düşünüyorum.
(1990-ÖYS)
8. Sokaktan gelen gürültü gittikçe artıyor, ürkütücü, korku verici
çığlıklara dönüşüyordu.
Bu cümledeki eylemlerde görülen dereceleniş biçimi, aşağıdakilerden
hangisinde vardır?
A) Birçok konuda onlar gibi düşünüyor, olaylar karşısında onlar gibi
davranıyordu.
B) Kızdığı zaman gözü dünyayı görmeyen, huysuz biri olurdu.
C) Sorunlar, zamanında çözüm bulunmadığı İçin günden güne büyüyor, çözülmesi
güç bir hal alıyordu.
D) Genç kız, dirseklerini dizlerine dayamış, derin derin düşünüyordu.
E) Bu haberi duyunca üzüldü, kimseye bir şey söylemeden sessizce odadan
çıktı.
(1990-ÖYS)
9. "Bir kavramı belirlemenin başka bir yolu da onun karşıtı olan
kavramı belirlemektir."
Aşağıdaki yargıların hangisinde bu yola başvurulmuştur?
A) Eleştiri, bir yapıtı belirli ölçülere göre değerlendirme, inceleme
işidir.
B) Bir düşünceye saplanıp onun dışında doğru tanımayan kişilere hoşgörülü
denemez.
C) Bilimsel kuşku insanoğlunu inanmaktan çok, nedenlerle düşünmeye götürür.
D) İlkel toplumların da, uygar toplumların da kendilerine özgü kültürleri
olmadığı söylenemez.
E) Eleştirmen de yaratılmış bir yapıtı yorumlarıyla zenginleştiren bir
sanatçı sayılır.
(1982-ÖSS)
10. Romanını okuyup bitirdim. Hele biraz zaman geçsin, hazmedeyim.
Neler kaldı, neler gitti? Bunları saptadıktan sonra bildireceğim görüşlerimi.
Böyle diyen bîr kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Düşüncelerini açıklamadan önce, başkalarıyla tartışarak doğrulamak
ister.
B) Ayrıntılı olarak düşünmenin gereğine inanır.
C) Zaman içinde görüşlerin değişebileceğini düşünür.
D) Düşüncelerini hemen açıklamaktan kaçınır.
E) İzlenimlerini yorumlayıp değerlendirme eğilimindedir. (1999-ÖSS)
11. Sanatçı, "Bebek" hikayesini dokuz kez yazdığını dokuzunda
da değişik hikayeler ortaya çıktığını söylüyor.
Sanatçının bu sözünden aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılabilir?
A) Bir yazarın başarısı neyi, niçin yazdığını bütün yönleriyle bilmesine
bağlıdır.
B) Yazar, üzerinde çalıştığı konuya göre bir anlatım biçimi seçmelidir.
C) Yazar, sözcükleri seçip kullanırken onlara yeni anlamlar yükleyerek
dilin olanaklarını zenginleştirmelidir.
D) Yazar, anlatımını seslenmek istediği okur kitlesinin düzeyine göre
biçimlendirmelidir.
E) Bir yazarın aynı konuda değişik hikayeler çıkarması onun yaratma
gücünü gösterir.
(1995-ÖSS)
12. Aşağıdakilerden hangisinin sonuna, "Bu nedenle söz konusu
yapıt çok okunmuş ve defalarca basılmıştır." cümlesinin getirilmesi
anlam akışı yönünden uygun olmaz?
A) Yapıtın, yazıldığı döneme göre, sade ve anlaşılır bir dili vardır.
B) Yapıtta, eski eğitim uygulamaları, kahramanın bakış açısından, etkileyici
bir anlatımla yargılanmaktadır.
C) Yapıtta, içinde bulunulan ortamla insanın psikolojik durumu arasındaki
ilişki açıkça görülmektedir.
D) Yazarın, tarihsel olaylardan yola çıkarak oluşturduğu bu yapıtta,
gerçeklerin payı büyüktür.
E) Belirli bir kesime seslenen bu yapıtta terimlere dayalı bir anlatım
kullanılmıştır.
(1999-ÖSS)
13. Yeni bir roman yazacağım zaman duraksarım, çünkü bu romanda, üslubun
ve konuya bakış açısının daha önce yazdıklarımdan farklı nitelikler
taşıması gerektiğini düşünürüm.
Bu sözleri söyleyen bir romancıdan aşağıdakilerden hangisi beklenir?
A) Kendinden önce hiçbir romancının işlemediği özgün konulan seçmesi
B) Konuyla anlatım biçimi arasındaki ilişkiyi göz önünde bulundurması
C) Bir romanın sanatsal değerini belirlemede, konunun önemli bir etken
olduğuna inanması
D) Sanatta kalıcılığın, alışılmış yöntemlerin dışına çıkmakla sağlanacağına
inanması
E) Her romanında konuyu, değişik bir yaklaşım ve anlatımla işlemek istemesi
(1997-ÖSS)
|