XVII. yüzyılda padişahların
çoğunun devlet idaresine hakim olamaması, Osmanlı Devleti'nin duraklama
sürecine girmesinde "merkezi devlet" yapısındaki
bozulmanın önemli bir etken olduğunu gösterir.
XVII. yüzyılda Osmanlı
ülkesinde halkın devlete güven ve bağlılığının sarsılmasının temel nedenlerinden
biri, devlet idaresinde "yeterlik, doğruluk ve adaletin"
yerini "rüşvet ve adam kayırmaya" bırakmasıdır.
XVII. yüzyılda şehzadelerin
sancaklarda görevlendirilmesi kuralının terk edilmesi, "devlet
yönetiminde deneyimsiz kişilerin" Osmanlı tahtına geçmesine neden
olmuştur.
Osmanlı Devleti'nde,
askeri yapıdaki bozulmanın siyasal ve ekonomik kurumları da etkilemesi,
"devlet örgütlenmesinin temelde askeri nitelikte
olmasına" dayanılarak açıklanabilir.
XVII. yüzyıldan itibaren
Osmanlı ülkesinde ihtiyaca cevap verecek bir kültürel birikimin oluşmaması,
"medrese eğitiminin bozulduğu, öte yandan Batı'daki
gelişmelerin de takip edilmediği" yargısını doğrular.
XVII. yüzyılda Osmanlı
ülkesinde âyan denilen yarı feodal bir sınıfın ortaya çıkması,
"merkezi devlet yapısının" bozulduğunun bir kanıtıdır.
Osmanlı Devleti döneminde
çıkan Yeniçeri ve Celali isyanlarının devlet düzenini değiştirmeyi hedef
almaması, "isyanların çıkar amaçlı olduğu"
yargısıyla açıklanabilir.
Karlofça Antlaşması'ndan
sonra Avrupa 'dan geri çekilme sürecinin başlaması, Osmanlı'nın Batı karşısında
askeri üstünlüğünü kaybettiğini gösterir.
XVII. yüzyılda Osmanlı
devlet adamlarının isyanları şiddet yoluyla dağıtmaya yönelmeleri, "merkezi
otoriteyi koruma gereksinimi" temel alınarak açıklanabilir.
XVII. yüzyılda Osmanlı
Devleti'nde, yapılan birtakım ıslahatlara rağmen duraklama ve gerilemenin
durdurulamaması, "kalıcı çözümlere" ulaşılamadığını
gösterir.
|